Deniz çayırları, dünya çapında ılıman ve tropikal kıyı şeritlerinde yaygın olan ekosistemlerdir. Genellikle fotik zon olarak adlandırılan ışığın yeterli olduğu bölgelerde bulunurlar. Deniz çayırlarının küresel olarak 0,12 milyon km2 ile 0,6 milyon km2 arasında bir alanı kapladığı tahmin edilmektedir. Bu ekosistemler, deniz yosunlarına kıyasla daha az tür içerse de biyokütle açısından önemlidir, özellikle Akdeniz’de öne çıkarlar. Deniz çayırları mercan resifleri, yağmur ormanları, mangrovlar ve diğer önemli habitatlar gibi dünya çapında azalmaktadırlar. Bazı bölgelerde, özellikle kapalı koylar ve lagünler gibi insan baskısının yüksek olduğu alanlarda, deniz çayırlarındaki azalma belirgin olabilir. Bu azalmanın sebepleri arasında, doğal etkilerin yanı sıra insan etkisi ve iklim değişikliği gibi faktörler bulunmaktadır. Özellikle Akdeniz kıyılarında, 20. yüzyıldan sonra insan etkisinin artmasıyla deniz çayırlarının azalması hızlanmıştır. Akdeniz’de bulunan 5 ana deniz çayırı türü şunlardır: Posidonia oceanica, Cymodocea nodosa, Zostera noltii, Zostera marina ve Halophila stipulacea. Bu türlerden P. oceanica, Akdeniz’e özgüdür. Diğerleri ise sıcak denizlerde bulunur. H. stipulacea ise Süveyş Kanalı aracılığıyla Akdeniz’e girmiş bir türdür.[1]
Posidonia oceanica
Cymodocea nodosa
Zostera noltii
Zostera marina
Zostera marina
Posidonia oceanica
Akdeniz sularında 40 metre derinliğe kadar bulunan Posidonia oceanica çayırları, sürgün yoğunlukları 150 ila 700 sürgün/m² arasında değişen yoğun veya seyrek monospesifik çayırlar oluşturur. Bu çayırlar, çökeltileri biriktirerek mat adı verilen teraslı bir yapı oluşturan ortotropik ve plajiotropik sürgünlerden oluşur. Yılda yaklaşık 0,175 cm’lik birikme oranıyla çayırlardaki birikintiler bin yıllık olabilir. P. oceanica, organik açıdan zengin substratlara ihtiyaç duyar ve çeşitli tortu türlerinde büyüyebilir, ancak kaba kumlu substratları tercih eder. Sabit tuzlulukta (33-40 ppt) ve 9-29°C arasındaki sıcaklıklarda gelişir. Uzun bir ömre (70-350 gün) sahip olan P. oceanica, sürgün biyometrisinde ve biyokütlesinde mevsimsel farklılıklar sergiler; en yüksek büyüme Şubat ayında ve en düşük büyüme Ağustos ayında olur. Üreme hem eşeyli hem de eşeysiz olarak gerçekleşir; çiçeklenme genellikle yılda bir kez Nisan ve Eylül ayları arasında gerçekleşir. Fideler yatay olarak 5-10 cm/yıl oranında büyür. Çiçeklenme olayları düzensizdir ve mekansal olarak değişiklik gösterir; daha çok güney ve doğu Akdeniz bölgelerinde görülür. Çiçek salkımlarının otlatılması üreme başarısını etkileyebilir. Genel olarak P. Oceanica, kıyı ekosistemlerinde kritik bir rol oynamaktadır, ancak antropojenik faaliyetler ve iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditlerle karşı karşıyadır.[2]
Dünya Deniz Çayırları ve Etkileri
Deniz çayırları, dünya çapında ekosistemler için kritik öneme sahip olup özellikle P. oceanica gibi türler, Akdeniz ekosistemi için hayati fonksiyonlara sahiptir. Ancak iklim değişikliği, deniz çayırları üzerinde ciddi tehditler oluşturur. Yükselen deniz suyu sıcaklıkları, su seviyesindeki değişimler, artan fırtına şiddeti ve sıklığı gibi faktörler, deniz çayırlarının dağılımını etkiler. Ötrofikasyon, azot ve fosfor gibi besin maddelerinin artışıyla, deniz çayırları üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Fitoplankton ve makroalglerin aşırı üremesiyle birlikte azalan ışık seviyeleri, deniz çayırlarının büyüme ve hayatta kalma oranlarını sınırlar. Deniz çayırları türlerinin dağılımı üzerinde, iklim değişikliği etkisi farklılık gösterebilir. Soğuk su tercih eden türlerin dağılımı, geçmişteki buzul çağlarının etkisiyle artmış olsa da küresel ısınma bu türlerin habitatını azaltabilir veya yok edebilir. Sıcak su seven türler ise ısınma eğiliminden faydalanabilir. Örneğin P. oceanica’nın yayılım alanının azalması durumunda, sıcak su seven türlerin alanları genişleyebilir. Deniz çayırları, karbon depolama kapasiteleriyle de önemlidir. Ancak, kaybolan deniz çayırları, potansiyel olarak büyük miktarda organik karbonun atmosfere salınmasına neden olabilir. Büyük miktarda organik karbonun atmosfere salınması, sera gazlarının artmasıyla sonuçlanır. Bu durum, küresel ısınmayı hızlandırarak iklim değişikliğine katkıda bulunur; buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi ve ekstrem hava olaylarının artması gibi olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, deniz çayırlarının korunması, karbon depolama potansiyellerinin korunması açısından da önemlidir. Asitlenme ve deniz seviyesindeki yükselme gibi diğer küresel çevre sorunları da deniz çayırlarını etkiler. Asitlenme, bitki ve hayvanlar üzerinde olumsuz etkilere yol açabilirken, deniz seviyesindeki yükselme, deniz çayırlarının dağılımını ve büyümesini etkileyebilir.
Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları Projesi
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2022’nin Mayıs ayında aldığı kararla 1 Mart’ı “Dünya Deniz Çayırları Günü” olarak kabul etmesi, deniz çayırlarının korunması ve farkındalığın artırılması açısından önemli bir adımdır. İlki geçen yıl kutlanan Dünya Deniz Çayırları Günü’nün ikincisi, bu yıl Marmara Denizi’ndeki olumlu gelişmelerle kutlanmaktadır.
Türkiye İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı tarafından yürütülen “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” Projesi, Marmara Denizi’ndeki Posidonia oceanica deniz çayırlarının korunması amacıyla önemli bir çalışma alanı sunmuştur. Bu proje kapsamında, Marmara Denizi’nde yapılan arazi çalışmaları sonucunda, yeni deniz çayırı alanları belirlenmiş ve bu alanların sınırları haritalandırılmıştır. Özellikle Paşalimanı Adası’nda gerçekleştirilen çalışmalar, önceki tespitlerin aksine birden fazla parçadan oluşan bir deniz çayırı yapısının varlığını ortaya koymuştur. Toplamda 280 deniz çayırı yatağı tespit edilmiş ve bu yatakların toplam büyüklüğü 2,264 hektar olarak ölçülmüştür. Projede, deniz çayırlarının ekolojik önemi ve korunması gerekliliği vurgulanmıştır. “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesi, Marmara Denizi’ndeki deniz çayırlarının korunması için önemli bir adım olmuştur ve bu çalışmaların devam ederek benzer ekosistemlerin korunmasına yönelik farkındalığın artırılmasına katkı sağlaması beklenmektedir.[3,4,5]
Sonuç olarak, deniz çayırları, küresel çevre sorunlarıyla doğrudan ve dolaylı olarak etkileşime girer. Bu sorunlar, deniz çayırlarının ekosistemler için sağladığı önemli hizmetlerin aksamış olmasına ve hatta karbon depolama kapasitelerinin azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, deniz çayırlarının korunması ve restorasyonu, küresel çevre sorunlarına karşı mücadelede önemli bir strateji olabilir.[1]
Çisil Gülkoparan