Küresel ısınma, çeşitli sebeplerden dolayı ısıyı tutan sera gazlarının atmosferde artması sonucu Dünya’nın ortalama sıcaklığının anormal ve yapay bir şekilde yükselmesini ifade eder.
Dünya’nın doğal sisteminde var olan ve Dünya’nın Güneş çevresindeki hareketlerinden dolayı oluşan kıta kaymaları ve volkanik patlamalar, Dünya’nın aşırı ısınmasına ve soğumasına sebep olmuştur. Bu dönemlerde birçok bitki ve hayvan türü yok olurken, o şartlara uyum sağlayabilecek yeni türler ortaya çıkmıştır.
Her ne kadar şu anda sıcaklıklarda ani değişimler olmadığından dolayı canlılık yok olmasa da binlerce yıldır artmakta olan insan faaliyetleri; hızlı tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların sorumsuz ve bilinçsizce tüketimi, fosil yakıtların kullanılması, sanayileşmeye bağlı kirlilik ve benzeri olaylar Dünya’nın iklim sisteminin değişme eğilimini hızlandırarak, canlılığı derinden etkileyebilecek küresel bir sorun çıkarmıştır.
Özellikle 1900’lü yılların sonunda gözlemlenen sıcaklık artışı, küresel ısınma açısından bir dönüm noktası olmuştur. Üretilip kullanılan fosil yakıtlar, sanayileşmede görülen artış, nüfusun artması ve bu duruma bağlı olarak gelişen kentleşmeden dolayı yeşil alanlarda ve kaynaklarda azalma, sera gazlarının artmasına sebep olmuştur. Tüm bu olaylar, küresel ısınmanın ve beraberinde getirdiği küresel iklim değişikliğinin esas sebeplerindendir.
Yeryüzündeki yaşam için vazgeçilmez bir ortam olan atmosfer, birçok gazın karışımından oluşmaktadır. Atmosferde bulunan temel gazlar azot (%78.08), oksijen (%20.95) ve karbondioksittir (%0.93).
Küresel ısınmanın en önemli ve en büyük faktörlerinden biri olan sera gazları; kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan sprey kutularındaki aerosollere kadar karşımıza çıkmaktadır. Sera etkisinin artması, küresel ısınmada ve iklim sistemindeki değişimlerde çok önemli bir rol oynamaktadır.
Güneş ışınımının büyük ve önemli bir bölümü atmosfer tarafından geçirilir ve yeryüzünde emilir ancak Dünya’nın sıcak bölgelerinden salınan yer ışınımının bir bölümü uzaya geri yansıyamamaktadır. Bu ışımalar atmosferde biriken sera gazları tarafından emilir ve Dünya’ya tekrar salınır.[1] Bu sebeple Dünya genelinde normal koşullarda olması beklenen ısınma daha fazla olur ve bu duruma sera etkisi denir.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, ekosistemi ve canlıların doğal yaşam alanlarını tehlikeye atar. Birçok canlının mevsimsel faaliyetleri, göç zamanları, sayısı ve türleri arasındaki etkileşimleri olumsuz etkiler.
Sıcaklık ve yağışlardaki değişimler sonucu Dünya’da farklı iklimler yaşansa da sonuçları aynı etkiyi bırakmaktadır. Dünya geneli bir sorun olan küresel ısınma, özellikle hidrolojik sistemleri etkilemiştir. Orman yangınlarının artmasıyla kuraklık, buzulların erimesi, sudaki yaşamın tehlike altında olması, temiz su rezervlerinin azalması bunlardan sadece birkaçıdır. Sıcaklık ve yağış öngörüleri ele alındığında 50 yıl içerisinde akarsu havzalarındaki yıllık azalmanın yaklaşık %20-%50 arasında olması beklenmektedir.
Hidrolojik etkiler, ilk olarak tarımdaki sorunları ortaya çıkarmıştır. Dünyada su tüketiminin %70’i tarım için kullanılmaktadır. Gelecek yıllarda küresel ısınma kontrol altına alınmazsa tarımsal üretimde %2.5 oranına kadar bir azalma beklenmektedir. Su kalitesinin azalması ve kalitesiz suyun tarımda kullanılması, toprağa ve mahsullerine zaman geçtikçe zarar verecek; insan hayatıyla beraber diğer tüm canlıları derinden etkileyerek biyoçeşitliliğe zarar verecektir.
Küresel ısınma sonucu gözlenen ani iklim değişmeleri vücut dengesini bozarak hastalıkları arttırır. Sıcak hava dalgaları nedeniyle genellikle tropik yaşam alanlarında görülen ve ölümcül olan hastalıklar vardır. Sıtma ve Nil ateşi gibi hastalıklar genellikle sıcak bölgelerde görülmekte olsa da küresel ısınma nedeniyle kuzey enlemlerde de görülmeye başlamıştır. Bu da gelecekte Dünya’nın çoğu bölgesinde bu tarz ciddi sağlık problemlerinin yayılmasına sebep olacaktır.
Fosil yakıtların üretilmesi ve kullanılması, küresel ısınmanın esas sebeplerinden biridir. Artan fosil yakıt tüketimiyle oluşan hava kirliliği, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Kalp-damar ve solunum hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarının artmasının yanında ayrıca sağlık masraflarını da hatırı sayılır seviyede arttırmaktadır.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği sebebiyle yükselen deniz seviyesi, topraklardaki tuzlanma, okyanuslardaki asitlenmeler, artan sıcaklık sebebiyle buzulların erimesi ve Dünya’da kütlelerin yer değiştirmesi, Dünya’nın dengesini ciddi anlamda bozmaktadır ve bu durum doğal afetlere büyük bir ortam hazırlamaktadır.
Dünya üzerinde oluşan afetlerin %91’i iklim temelli afetlerdir. Milyonlarca kişinin ölümüne neden olan afetlerin en etkilisi deprem ve depremi meydana getiren fay hatlarının deniz ve okyanus tabanlarını etkilemesiyle oluşan sel ve tsunamidir.
“Doğa kaynaklı afetlerden etkilenen kişiler maddi ve manevi kayıplarının yanı sıra, evlerini bırakıp kendilerini güvende hissedebilecekleri yerlere göç etmektedir.”[2] Bazı veriler, son 10 yılda doğa kaynaklı afetler sebebiyle iklim mültecisi sayısının arttığını, Dünya’da yaşanan göçlerin yarısından fazlasının iklim kaynaklı olup milyonlarca insanın göç etmek zorunda kaldığını göstermektedir.[3]
Küresel ısınma, günümüzde ve gelecekte dünyamızı sarsacak olan en önemli durumlardan biridir. Küresel ısınmanın iklim değişikliğinde oynadığı rol ve etkileri düşünüldüğünde durumun vahimliği göz ardı edilmemelidir.
Küresel ısınmada önemli rol alan fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji sistemleri çoğaltılmalı, tek kullanımlık ürünler yerine sürdürülebilir ürünler tercih edilmeli, karbon salınımını azaltmak için toplu taşıtlar kullanılmalı, daha az karbondioksit salınımı için düşük enerjili ve yüksek verim sağlayan ürünler kullanılmalıdır.
Bugünün dünyası, yarının dünyasını yok etmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliği göz ardı edilebilecek konulardan değildir. Atılan adımların devamının gelmesi, sürdürülebilir çevre politikalarını benimseyen firmaların sektörlerinde lider konuma sahip olması, küresel ısınmayı sınırlandırmamıza yardımcı olacaktır. İklim değişikliğine dur demek için küresel ısınmanın farkına vararak sürdürülebilirliğin benimsendiği bir dünya gerekmektedir.
Sena Demirkan